CHP'nin İzmir'deki "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi... Özgür Özel, "Terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır"

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla, her hafta bir şehirde düzenlenmesi planlanan “demokrasi mitingleri” kapsamında bugün İzmir-Gündoğdu Meydanı’nda“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla miting düzenledi.

CHP'nin İzmir'deki
CHP'nin İzmir'deki Admin
Bu içerik 3 kez okundu.
Advert

CHP'nin İzmir'deki "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi... Özgür Özel, "Terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır"

Giriş Tarihi: 19.05.2025  20:01 Son Güncelleme Tarihi: 19.05.2025  23:43

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla, her hafta bir şehirde düzenlenmesi planlanan “demokrasi mitingleri” kapsamında bugün İzmir-Gündoğdu Meydanı’nda“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla miting düzenledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla her hafta bir şehirde düzenlenmesi planlanan "demokrasi mitingleri" kapsamında "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" sloganıyla Gündoğdu Meydanı’nda miting düzenlendi. Mitinge katılmak için vatandaşlar Kordon’a akın etti. Miting alanındaki giriş noktalarında emniyet görevlilerinin sıkı arama yaptığı görüldü. Mitingde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partinin genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, partililer, çok sayıda vatandaş yer alırken, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu da katıldı. Mitingde DEVA Partisi’nden İzmir Milletvekili seçilen ve geçtiğimiz ay partisinden istifa ederek Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) katılan Seda Kaya Ösen’e rozeti Genel Başkan Özgür Özel tarafından takıldı.


 CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Nihayet bize saldıranlar, dönmüşler dün komisyon teklifi açıklıyorlar. Elbette bir kişinin dediği gibi olmayacak. Bir siyasi lider çıkıp da koskoca Gazi Meclis’e istikamet dayatmayacak. Ancak Meclis zeminine gelmeleri, toplumsal mutabakat aramaları, ilk baştan beri söylediğimiz şeffaf, denetlenebilir bir zemine yaklaşmaları olumludur. Elbette terörsüz Türkiye. Ancak terörsüz, demokratik ve zengin bir Türkiye. Türkiye’de Türk’ün de Kürt’ün de Laz’ın da Çerkes’in de Gürcü’nün Pomak’ın yüzünü güldürür. Kimse ‘Çocukların geride kalacak, gözüm arkada kalacak’ demez. Bunun için terörsüz Türkiye’yi savunurken, tam bir demokrasi için mücadele etmeliyiz. Bunun için terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır. Artık antidemokratik uygulamalardan dönülmelidir" dedi.

CHP, "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingini 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla İzmir Gündoğdu Meydanı'nda gerçekleştirdi. Burada konuşan CHP Lideri Özel, şöyle konuştu:

"Biz 86 milyonun barışını, kardeşliğini savunan bir partiyiz. Birileri son dönemde terörsüz Türkiye diyorlar. ‘Siz buna ne diyorsunuz?’ diye soruyorlar? Cumhuriyet Halk Partisi tarihsel bir tutarlılık içinde Türkiye’de hem teröre, kimden gelirse gelsin teröre karşı olmuştur. Hem de her türlü şiddete karşı olmuştur. Aynı zaman da Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’de herkes için eşit yurttaşlığı, Anayasa önünde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsinin eşit olmasını, kanunların eşit uygulanmasını, kimsenin ötekileştirilmemesini, dezavantaj yaşamamasını, kötü muamele görmemesini savunmuş, bunun için de tam bir demokrasiyi, eksik olan tüm yasaların çıkarılmasını ve koşulsuz demokrasiyi savunmuşuzdur. Daha ilk gün, 22 Ekim 2024’te grup konuşmamızda bu mesele için Meclis’te bir komisyon kurulmasını teklif ettik. O gün biz bunu söylerken birileri çıkmış şöyle diyordu. ‘Terörsüz Türkiye diyeceksin başka bir şey demeyeceksin. Kürt sorunu vardır demeyeceksin, demokrasi istemeyeceksin.’ Biz hem Kürt sorununun varlığını hem de terörün bitmesini savunurken ‘İlla ki Meclis’ dedik. ‘Şeffaflık’ dedik, ‘Mutlaka mutabakat aranmalı, toplumsal mutabakat sağlanmalı’ dedik. ‘Şehit ailelerinin, gazilerin gözünün içine bakamayacağımız bir formülün içinde olmayız, Meclis dışındaki pazarlıkları doğru bulmayız’ dedik.

CHP'nin İzmir'de "Millet İradesi'ne Sahip Çıkıyor" mitingi… Özgür Özel:  “İktidar bugün Silivri'yi muhaliflerin hapsedildiği toplama kamplarına  dönüştürmüştür”'Bir siyasi lider çıkıp da koskoca Gazi Meclis'e istikamet dayatmayacak'

Şimdi nihayet bize saldıranlar, dönmüşler dün komisyon teklifi açıklıyorlar. Elbette bir kişinin dediği gibi olmayacak. Bir siyasi lider çıkıp da koskoca Gazi Meclis’e istikamet dayatmayacak. Ancak Meclis zeminine gelmeleri, toplumsal mutabakat aramaları, ilk baştan beri söylediğimiz şeffaf, denetlenebilir bir zemine yaklaşmaları olumludur. Cumhuriyet Halk Partililer, partilerinin tarihsel tutumuyla ne kadar gurur duysalar, haklarıdır, haklarıdır. Elbette terörsüz Türkiye. Ancak terörsüz, demokratik ve zengin bir Türkiye. Türkiye’de Türk’ün de Kürt’ün de Laz’ın da Çerkes’in de Gürcü’nün Pomak’ın yüzünü güldürür. Kimse ‘Çocukların geride kalacak, gözüm arkada kalacak’ demez. Bunun için terörsüz Türkiye’yi savunurken, tam bir demokrasi için mücadele etmeliyiz. Bunun için terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır. Artık antidemokratik uygulamalardan dönülmelidir. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmalı, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Ümit Özdağ, üç genel başkan, bir an önce serbest bırakılmalı. Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay, İzmir’in evlatları Tayfun Kahraman, Buğra Gökçe ve tüm arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır.

'Rakibinden korkan siyasetçinin milletin gönlünde yeri yoktur'

Bir ülkede siyasi tutsaklık varsa eşit rekabet yoktur. Rakibinden korkan siyasetçinin de milletin gönlünde yeri yoktur. Bunun için bir an önce sesleniyorum, diploma ayıbına son verin. Kayyım atanmış belediye başkanlarımızı, tüm belediye başkanlarını görevlerine iade edin. Yargılamaları tutuksuz yapın, TRT’den canlı yayınlayın. Demokratik zemine dönün. Türkiye’nin tüm sorunları ancak böyle çözülür. Gelir adaleti, mahkeme adaleti, sosyal adalet ancak böyle sağlanır. Buradan, İzmir’den Cumhuriyet Halk Partisi’nin güçlü olduğu bir ilden, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin görece güçsüz olduğu bir ilden, AK Partili genç siyasetçilere sesleniyorum. Genç siyasetçilere. Çok kez siyaset futbola benzetilir, futbol terimleri ile anlatılır. En basitinden bugün yaşananlar, zamanında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kazandırdığı demokratik rekabet zemininde, Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 yıldır gelip müsabaka yaptığı, son seçimlere kadar girdiği tüm seçimlerden birinci çıktığı, maçı kazandığı bir süreçte, bir maç kaybetti. Topu aldı eve gidiyor. ‘Topu keseceğim’ diyor. ‘Ben kazanmazsam kimseye oynatmam’ diyor. AK Partili gençlere sesleniyorum. Dedenizin, babanızın, reisinizin elinden o topu alın. Deyin ki ‘Dede bırak, dönelim sahaya. Bugün yeniliriz, yarın yeneriz. Ama kazanınca sevinen, kaybedince mızıklanan, hasetlik yapan, topu alıp kaçan olmayalım. Kendimizi utandırmayalım. Bırak bizi siyaset yapalım’ deyin. Buradan AK Partili genç kardeşlerimize sesleniyorum. Bakın bu çağrı, bu meydandan alkış alıyor. Demokrasi istiyorlar, sizi de demokrasiye davet ediyorlar. AK Partili gençler, bu cesareti gösterirseniz siz partinizi kalıcı yaparsınız. Belki bir seçim kaybettiniz, belki gelecek seçimi de kaybedersiniz. Ama bir gün kazanmanın, bir gün yeniden iktidar olmanın, tarihe darbeciler olarak değil demokratlar olarak geçmenin bir yolunu bulursunuz.

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İZMİR’DE - MİLLET İRADESİNE SAHİP ÇIKIYOR  MİTİNGİ 19/05/2025

'İktidarın pusulası şaşmıştır'

Bakın bugün biz büyük bir gururu yaşıyoruz. Yanımda partimizin önceki Genel Başkanı Hikmet Çetin var. Efsane Dışişleri Bakanı, Azerbaycan’ın sevgilisi, Türk dış politikasının önemli ismi, partimin Genel Başkanı. Bugün hem kendisiyle, hem de önceki tüm Genel Başkanlarımızla bayramlaştım. Bugün aradığım bir diğer Genel Başkanım Altan Öymen’di. Bayramını kutladım. Dedi ki, ‘Kutlanacak bir durum daha var. Bu benim Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğimin 75’inci yılı.’ O söyleyince o söyleyince hemen hatırladım. Dedim ki ‘Genel Başkanım 75 yıl önce, 14 Mayıs 1950’de CHP seçimleri kaybetmiş ve iktidar Demokrat Parti‘ye geçmiş, Cumhuriyet Halk Partisi muhalefete düşmüştü. Siz ‘Ne yapabilirim?’ deyip partiye koştunuz ve 19 Mayıs 1950 günü kaydoldunuz.’ Dedi ki ‘Sen bunu nereden biliyorsun?’ Dedim ki ‘Kitabınızdan okudum. Değişim yılları kitabının ilk 30 sayfasında.’ ‘Doğru ya’ dedi, ‘Oraya yazmış mıyım?’ Bakın 75 yıl önce partiye kaydolan bir Genel Başkan. O gün İsmet Paşa, hayatının en büyük yenilgisini aldı. Oğlu Erdal’a; Amerika’da fizik tahsil eden Erdal İnönü’ye mektup yazdı. ‘Bu benim en büyük yenilgim. Ama şüphesiz Türkiye’nin en büyük zaferidir. Kurmak istediğimiz cemiyet hayatı, seçimle gelenin seçimle gitmesi bugün ülkemize yerleşmiştir. Bundan geriye dönüş yoktur’ demiştir. 75 yıl önce kaybetmesini bilen Batı Cephesi Kumandanı’nın, Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı’nın, partimin ikinci Genel Başkanı’nın hepimize ibret bu demokrat duruşunun karşısında saygı ile eğiliyorum. Allah herkese böyle kaybetmeyi nasip etsin. Zira birinin, bir kişinin, bir yapının, bir partinin demokrat olup olmadığına kazanınca ne yaptığı ile karar veremezsiniz. Kazanmak kolay, sevinmek kolay. Önemli olan kaybedince kabullenebilmek, sandıktan çıkmayınca rakibini tebrik edebilmek, kusuru kendinde aramak ve demokratik davranmak.

Buradan bir kez daha Erdoğan’a hatırlatırım ki iktidar gemisi milletin denizinde yüzer. Rüzgarı; adalettir. Rotası; demokrasi. Pusula şaşarsa deniz yükselince, fırtına çıkınca o gemi devrilir. Bugün iktidarın pusulası şaşmıştır. Erdoğan, şunu unutma ki gemiyi ne dalga, ne rüzgar batırır; gemiyi panik batırır. Bu yaptığın işlerle ekonomide panik vardır. Borsa da panik vardır. Yerli ve yabancı yatırımcıda panik vardır. Bu yaptığınla bizde değil; korkmayız, paniklemeyiz. Ama en çok da senin dostlarında, sana güvenenlerde panik vardır.

'Sandıkla geldiniz, sandıkla gideceksiniz'

Ben İzmir’den Erdoğan’ı bu yanlış yoldan dönmeye davet ediyorum. Sayın Erdoğan İBB Başkanıyken bugün Ekrem Başkanımıza yöneltilen tüm suçlamalar size de yöneltildi. Aynı suçlamalara muhatap oldunuz. Terörle, çete kurmakla, yolsuzluk yapmakla suçlandınız, yargılandınız. Ama evinize bir gün polis gelmedi. Eşinizin yanında kapıya polis arabaları, binlerce polis yaslanmadı. Küçücük, gencecik çocuklarınızın önünde size bu muamele yapılmadı. Sizi alıp da nezarete götürmediler. Sizi dört gün tutup da hakim karşısına çıkarıp tutuklamadılar. Tutuksuz yargıladılar. Cezanız kesinleşene, ta Yargıtay’dan onaylanana kadar kimse size ellemedi. Ama sonra Büyükşehir’den çıkıp Saraçhane’de davulla, zurnayla miting yaparak, üç ay kalacağınız cezaevine girdiniz. Şimdi size yapılmayanı yapıyorsunuz. Geçmişte görmediğiniz muameleyi bugün rakibinize yapıyorsunuz. Geçmişte mücadele ettiğiniz ne varsa, onun bin beteri oldunuz. Bu millet bir karar verdi, sizi 23 yıl iktidar yaptı. Yine karar verdi, son seçimlerde partimizi birinci parti yaptı. Allah şahit, millet şahit. Bizim 47 yıl demokrasiye duyduğumuz saygıyı, millet sizden bir sonraki seçim takvimi başlayana kadar 47 ay görmek istedi. Ama siz bırakın 47 yılı, bırakın 47 ayı, demokrasiye saygı duyarak 47 gün bile geçiremediniz. Bugün ‘Seçimle geldim ama seçimle gitmem’ diyorsunuz. Unutmayın, sırtını millete yaslamayan her girişimin sonu hüsran olmuştur. Bu milletle daha fazla inatlaşmayın. Çünkü siz de sandıkla geldiniz, sandıkla gideceksiniz. Millet karar verecek ve  geldiğiniz gibi eninde sonunda gideceksiniz.

'Türk gençler neden şikayet ediyorsa, Kürt gençler de ondan şikayetçi'

Bugün Türk, Kürt, Çerkes, Boşnak, Laz, Gürcü, tüm gençlerin ortak sorunları var. Geleceğe umutla bakamamak, özgürlük alanlarının kısıtlanması, kalitesiz eğitim, işsizlik ve yoksulluk. Türk gençler neden şikayet ediyorsa, Kürt gençler de ondan şikayetçi. Türk gençliği Lozan’ı, Atatürk’ü, Cumhuriyet’i savunuyor da Kürt gençliği Vahdettin’i, Sevr’i, hilafeti mi savunuyor? Hayır, hepsi de geleceğe umutla bakmak istiyor. Geçmişten husumet çıkarılıp aralarına nifak sokulsun istemiyorlar. İyi bir eğitim, iyi bir iş, ortak bir gelecek, barış içinde bir ülke istiyorlar. Gençlerin, sizin dayattığı gibi bir meselesi yok. Şunu herkes duysun, herkes görsün; mesele, vatan evlatları ile bakan evlatları arasındadır. Mesele, karnı doymayanlarla gözü doymayanlar arasındadır. Mesele, üretenler, emeği ile geçinenler ile emeği sömürenler arasındadır. Mesele ter akıtanlarla kan emiciler arasındadır. Mesele Cumhuriyet sevdalıları, demokrasi isteyenlerle saltanatçılar, tek adamcılar arasındadır. Mesele demokratlarla otokrata biat edenler arasındadır. Artık bu milleti istediğiniz gibi, istediğiniz yerden; Kürt - Türk, Alevi - Sünni, sağcı - solcu diye bölemeyeceksiniz. Biz buradayız. Biz artık Türkiye’yiz, biz artık hep birlikte Türkiye’yiz. Biz Türkiye ittifakıyız.  Türkiye ittifakı, renklerini ay - yıldızlı al bayraktan, kırmızıyla beyazdan alır. Kimseyi itmeyen, kimseyi ötekileştirmeyen, birbirine yaslanan, kol kola giren, dayanışma gösteren herkes Türkiye ittifakındadır. Türkiye’nin müreffeh, zengin, özgür yarınlarını isteyen herkes Türkiye ittifakındadır.

'Sen küresel lider değil, yerel bir diktatörsün, otokratsın, tek adamsın'

Sayın Erdoğan, Ey Erdoğan ‘Dostum Trump’ deyip duruyorsun. Sen Trump’ın dostusun, Trump’ın gerçek dostu, Filistinlilerin katili Netanyahu’dur. Dostunun dostu, sana dostsa sen bunları yapan Netanyahu’ya nasıl ses çıkaramıyorsun? Trump işçiye, emekçiye, Filistin halkına düşmandır. Sen onun dostusun, biz işçinin, emeklinin, emekçinin, haklının ve halkımızın dostuyuz. Şimdi bir ajans ile anlaşma yapmış. Adı belli, sanı belli. O ajans kendisine ‘küresel lider’ dedirtmeye çalışıyor. ‘Çözerse Erdoğan çözer’ diyor. Ama bu kampanya milletin vicdanında tutmuyor. Çözecekse Erdoğan, Trump ‘Gazze’yi boşaltın’ derken, ‘Burayı otel yapacağım’ derken, önündeki hidrokarbon yataklarının peşine düşerken, bu mu çözüm? Trump’ın suyuna gitmek mi çözüm? Türki Cumhuriyetler, Kıbrıs’ı tanıyacaklarına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyacaklarına, gidip de Güney Kıbrıs’ı tanıyorlar. Bu mu çözüm? Bu ülkede artık Erdoğan’dan bir dünya lideri, bir küresel lider çıkarmak mümkün değildir.

Zaten yerelde demokrat değilsen, küresel bir lider olamazsın. Buradan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka söylüyorum. Sen küresel lider değil, yerel bir diktatörsün, otokratsın, tek adamsın. Yerel diktatörler, bu milletten korksun. Rakibini hapse atan korkaklar, bu milletten korksun. Emin olun ki yenileceksiniz. Tarihte nice kaleler, bir çocuğun attığı çakıl taşı ile yıkılmıştır. Nice iktidarlar, bir annenin bedduası ile sarsılmış ve yıkılmıştır. 23 Mart ruhuna yenileceksiniz. İki bastonu elinde merdivenleri tırmanan 96 yaşındaki ninenin inadına ve inancına yenileceksiniz. Üç aylık bebeği karnında, cinsiyetini bilmediği bebeğinin geleceği için sandığa koşan o gencecik kadının korkularına, endişelerine yenileceksiniz. Üç yaşındaki küçücük çocuğun bir kocaman kalp çizip de sandığa ‘Her şey çok güzel olacak’ diye atığı umutlarına yenileceksiniz. Tertemiz hayaller kuran gençlerin umuduna, evladının geleceği için dertlenen annelerin duasına yenileceksiniz. Büyüklerine, abisine, ablasına zulmettiğiniz kardeşlerin geçen bayram akıttığı gözyaşlarına yenileceksiniz. Yoksulluğa değil, adalete uyanmak isteyen milyonların mücadelesine, ruhuna yenileceksiniz.

'Umudu büyütmek için buradayız'

Biz hep birlikte umudu büyütmek için buradayız, yollardayız, bir mücadele sürdürüyoruz. Dünyanın en büyük gece mitinglerini Saraçhane’de, aynı yerde aynı saatte hep birlikte yaptık. Sonra Saraçhane’den köprüyü geçtik, Anadolu’ya ayak bastık. 2 milyonun üzerinde gençle, her yaştan gençle, devrimcilerle, demokratlarla birlikte Ekrem Başkan’a sahip çıktık. Sonra çıktık, adım adım Anadolu’yu dolaşmaya başladık. Samsun’dan geliyoruz, Yozgat’tan geliyoruz, Konya’dan geliyoruz, Mersin’den geliyoruz, Van’dan geliyoruz. Meydan meydan mücadeleyi büyüterek, meydanlarda miting yaparak değil, Türkiye’nin geleceği için eylem yaparak geliyoruz.

'Dünyanın şimdi de en büyük imza kampanyasını başlattık'

Dünyanın şimdi de en büyük imza kampanyasını başlattık, sürdürüyoruz. İmza sayımız 20 milyona doğru ilerliyor. Herkesi, tüm siyasi tutsakların özgürlüğü için, mahkeme adaleti, gelir adaleti, sosyal adalet için, sandığın milletin önüne gelmesi için imza vermeye davet ediyorum. Haydi bir kez de bu meydandan hep birlikte haykıralım: ‘Ey Erdoğan, ben milletim, ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.’ Artık birleştik. Türkiye İttifakı ile hep birlikte yürüyoruz. Zenginliğe, adalete, barışa doğru yürüyoruz. Ne tank durdurabilir bizi ne yargı silahı. Durmayacağız, durmayacağız. Şöyle diyor ya Nazım: O duvar, o duvarınız vız gelir bize vız. Bize karşı koyanlar, karşı koymuş demektir maddede hareketin, yürüyen cemiyetin ezeli kanunlarına. Sükun yok, hareket var. Bugün, yarın çıkar. Yarın, bugünü yıkar. Ve bu durmadan akar, akar, akar. Biz, adımlarını tarihin akışına uyduran, temelleri çöken emperyalizme vuran, yarınları kuranlarız. O duvar, o duvarlarınız vız gelir bize vız. Bugün burada biten bir şey yok. Başlayan bir şey var. Tarihin akışı önünde barajlar durmaz, kurulamaz. Ne cam tavan kalır, kalmadı. Ne sağır duvarlar. İlla ki iktidar, illa ki iktidar, illa ki iktidar.

'Asla durmayacağız, asla bitirmeyeceğiz'

19 Mayıslar bitişlerin değil, başlangıçların günüdür. Bir büyük başlangıcın günüdür. Diyorlar ki ‘Duracak mısınız?’ Diyorlar ki ‘Bitirecek misiniz?’ Asla durmayacağız, asla bitirmeyeceğiz. Ekrem Başkan, arkadaşlar, siyasi tutsaklar çıkana kadar, meydan meydan, eylem eylem gezeceğiz. İlla ki o sandığı getirecek, bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Şimdi Türkiye’nin dört bir yanında yaptık, Ekrem Başkan hücresinden katıldı, memleketi Trabzon’da da Van’da da Mersin’de de Konya’da da Türkiye’nin dört bir yanında da herkes sizinle birlikte ışıkları yakmaya, yiğidim aslanıma buradan, Gündoğdu Meydanı’ndan bir selam yollamaya hazırlanıyor. Gündoğdu’nun yiğit evlatları yakın ışıklarınızı, yiğidim aslanım sizi görüyor, sizinle moral, sizinle umut buluyor. Harikasınız, muhteşemsiniz. Bizim özgüvenimiz tam. Biz Trump’ın gölgesinde değil, milletin içinde siyaset yapıyoruz. Biz emperyalistlere değil, siz milletimize güveniyoruz. Biz Amerikan mandasını, İngiliz himayesini değil, milletin hürriyetini savunuyoruz. Bu milleti darbecilere, mandacılara, vesayetçilere ezdirmeyeceğiz. Bu milleti yoksulluğa ezdirmeyeceğiz. Bu onurlu, bu yiğit milletin başını asla öne eğdirmeyeceğiz. 19 Mayıs bir başlangıçtır. Arkadaşlar İzmir’den, Gündoğdu Meydanı’ndan yeniden bir kez daha başlıyoruz. İktidara doğru yürüyoruz. Yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim arkadaşlar. Gazi Mustafa Kemal'in partisini iktidara yürütüyoruz, iktidara yürüyoruz. Yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim arkadaşlar, durmadan, yorulmadan yürüyelim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidara taşıyorsunuz. Yürüyelim arkadaşlar."

Reklam
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
PKK terör örgütü feshini duyurdu! Elebaşı Abdullah Öcalan'a ne olacak?
PKK terör örgütü feshini duyurdu! Elebaşı Abdullah Öcalan'a ne olacak?
Manisa’da 5 yıldır avukatlık yapan Büşra Temel, Haticenur Karakuş ve Dilara Pala birlikte Hukuk Bürosu açtı.
Manisa’da 5 yıldır avukatlık yapan Büşra Temel, Haticenur Karakuş ve Dilara Pala birlikte Hukuk Bürosu açtı.