Diyarbakır'dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varil

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Diyarbakır'da yapılan petrol arama çalışmalarına ilişkin "Yapılan değerlendirmelere göre bölgede 6 milyar varillik bir rezerv olduğunu düşünüyoruz. Bugünkü rakamlarla 420 milyar dolarlık bir değerden bahsediyoruz" dedi.

Diyarbakır'dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varil
Diyarbakır'dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varil Admin
Bu içerik 3 kez okundu.
Reklam

Diyarbakır'dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varil

Giriş Tarihi: 08.08.2025  11:10 Son Güncelleme: 08.08.2025  12:07

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar A Haber'de! Fatura desteği sürecek mi? Yeni enerji keşfi var mı?.

Bakan Bayraktar A Haber'de açıkladı: Suriye'ye gaz sevkiyatı hibe değil ticaret

Diyarbakır’dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varilTürkiye açısından bölgemizin istikrar içinde olması büyük önem arz ediyor. Bu ülkemizin lehine olan bir durumdur. Komşularımızın iyi durumda olması istikrarın sağlanmış olması her zaman Türkiye açısından iyi bir durumdur. Suriye özel bir konuma sahip zira 14 yıl süren bir iç savaştan sonra Suriye'nin geldiği noktada özellik 8 Aralık'tan sonra Baas rejiminin devrilmesiyle beraber artık orada yeni bir dönem başladı.

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar A Haber’deEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar A Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İsrail'in Gazze'yi işgal planına tepki gösteren Bayraktar, "Dünya İsrail'e karşı durmalı" dedi. Suriye'ye ilk gaz akışının başladığını söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Suriye'de istikrarın önemine vurgu yaptı. Bakan Alparslan Bayraktar, doğal gaz ve elektrikte devlet desteğinin 900 milyar TL'yi aştığını belirterek Diyarbakır'dan beklenen petrol keşfini "Büyük potansiyel var" diyerek açıkladı.

Diyarbakır’dan petrol fışkıracak! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıkladı: 6 milyar varil

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan enerki gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan Bayraktar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"7 Ekim 2023'te başlayan vahşet ve zulmün geldiği son nokta işgal planı oldu. Netanyahu hükümeti katliamı çok daha ileri götüren bir karar aldı. BM'nin bağlayıcı kararlar alması gerekiyor. İsrail Gazze'de sivilleri katlediyor. Netanyahu hükümetini şiddetle kınıyorum. Alınan kararın geri döndürülmesi için elimizden gelen çalışmayı yapacağız.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar A Haber'de!

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar A Haber’de! Fatura desteği sürecek mi? Yeni enerji keşfi var mı?Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, A Haber canlı yayınına konuk oldu. Bayraktar, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtlarken, konuşmasının başında İsrail'in Gazze'yi işgal planına tepki gösterdi. Bakan Bayraktar Suriye'ye enerji sevkiyatı ile ilgili bilgi de verirken, ilk gaz akışının başladığını ve bunun hibe değil ticaret olduğunu söyledi. Elektrik ve doğal gazda devlet desteğinin süreceğini ifade eden Bakan Bayraktar, 'Doğal gaz ve elektrikte destek programı sürüyor. Devam edecek.' dedi. Bakan Bayraktar, Diyarbakır'daki 4 sahada petrol aradıklarını açıkladı. Bölgenin kaya petrolü potansiyeli taşıdığını ifade etti.

6 milyar varillik petrol rezervi heyecanı Bakan Bayraktar duyurdu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan BayraktarA Haber canlı yayınına konuk oldu. Bayraktar, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.

Bakan Bayraktar A Haber’de açıkladı: Suriye’ye gaz sevkiyatı hibe değil ticaretSURİYE'YE ENERJİ SEVKİYATI
Türkiye açısından bölgemizin istikrar içinde olması büyük önem arz ediyor. Bu ülkemizin lehine olan bir durumdur. Komşularımızın iyi durumda olması istikrarın sağlanmış olması her zaman Türkiye açısından iyi bir durumdur. Suriye özel bir konuma sahip zira 14 yıl süren bir iç savaştan sonra Suriye'nin geldiği noktada özellik 8 Aralık'tan sonra Baas rejiminin devrilmesiyle beraber artık orada yeni bir dönem başladı.

Bu yeni yönetimin Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyarak Suriye'nin istikrarını sağlaması hakikaten bizim için çok önemli. İlk günden itibaren biz orada hayatı normalleştirecek çalışmaları hep yoğun bir şekilde gündeme alıp çalışmalar yaptık. Bizim alanımızda enerji altyapısının kurulması insanların günlük hayatını devam ettirebilmesi açısından önem arz ediyor.

Vanalar açıldı Suriyeye enerji akışı başladı! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar: Suriye daha istikrarlı hale gelecekVanalar açıldı Suriyeye enerji akışı başladı! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar: Suriye daha istikrarlı hale gelecek

Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Suriyeli var. Bu kardeşlerimizin gönüllü şekilde yurtlarına dönmeyle alakalı da oradaki hayatın normale dönmesi önemlidir. 14 yıllık iç savaştan çıkmış bir ülke altyapının nasıl olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Hemen 8 Aralık'tan sonra Suriye'ye çok geniş teknik heyet gönderdik. Şam'a kadar arkadaşlarımız gittiler ve durum tespiti yaptılar. Kısa, orta ve uzun vadede enerji alt yapısını ayağa kaldırmak için neler yapılacağı için çalışmalar yürüttüler.

Kısa vadeli yapılabileceklerden bir tanesi bu santrallere doğalgaz götürmekti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı ziyaret ettiği mart ayındaki o ilk ziyarette bu konu gündemdeydi ve açıkçası masada konuşulan konulardan bir tanesi Suriye bu doğalgazı o santralleri beslemek üzere nasıl götürebilirizdi? 1-2 alternatif çalıştık. ilk nisan ayında acaba sıvılaştırılmış gemilerle doğalgazı götürüp orada bir gazlaştırma sonrasında hatta bunu verebilir miyiz diye çalıştık. Ama bunun bir orta vadeli projeye ancak dönüşebileceğini gördük. Çünkü Suriye'nin altyapısı buna müsaade etmiyordu. Orada gemilerin yanaşması için işte iskelenin, rıhtımın, limanın ayarlanması zaman alacaktı. Onun üzerine daha kısa vadeli bir çözüm olarak Türkiye ile Suriye arasındaki doğalgaz boru hattını birleştirmeye ve bunu bir an önce devreye almaya odaklandık.

Turkuvaz Medya ile organize ettiğimiz İstanbul Doğal Kaynaklar zirvesinde Suriye Enerji Bakanı Muhammed El Beşir ilk kez İstanbul'a geldi. Orada bu konudaki teknik görüşmelerimize başladık. Ben 2 hafta sonra mayıs ayında Şam'a gittim ve nihai olarak bunun çalışmalarına kararımızı verdik. Orada bu konudaki gerekli çalışmalarımızı başlattık ve çok kısa bir süre içerisinde tabii en önemli zorluklardan bir tanesi Türkiye Suriye sınırında bulunan mayınlardı. Bu mayınları Milli Savunma Bakanlığımız çok hızlı bir şekilde çalışmak suretiyle ortadan kaldırdı, temizledi ve biz de o hattı Suriye'ye kadar uzattık, birleştirdik ve işte geçtiğimiz cumartesi günü de oradan ilk gaz akışına başlamış olduk.

ŞU ANDA NE KADAR GAZ AKIŞI VAR MİKTAR OLARAK?
İlk etapta 3.4 milyon metreküplük bir gaz akışı yani Azerbaycan'dan gelen gazın, bu arada bu projeyi biz bu şekilde geliştirirken Cumhurbaşkanımızın son Azerbaycan ziyaretinde Cumhurbaşkanı Aliyev, Azerbaycan'ın da bu projede yer almak istediğini Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden Suriye'ye verebileceklerini kendisine ifade edince konu bir anlamda böyle çok taraflı bir projeye dönüştü.

Katar Devleti, Katar Kalkınma Fonu ile bu projeye katılmak istediğini ifade ettiler. Dolayısıyla şu anda hadise şöyle; Azerbaycan'da üretilen gaz Türkiye'ye, Türkiye Botaş sistemine geliyor. Onlarla yaptığımız bir takas anlaşması yoluyla da biz gazı Suriye-Türkiye sınırında, Yavuzlu'da Suriye tarafına teslim ediyoruz. Katar Kalkınma Fonu bu konuda finansman sağlıyor. Dolayısıyla Azeri gazı Türkiye üzerinden şu anda Suriye'ye akmaya başlamış durumda. 3.4 milyon metreküp günde akış var. Ama bizim yaptığımız bağlantı 6 milyon metreküplük bir günlük kapasiteye müsaade ediyor.
Açıkçası bu ilave gazla beraber işte Halep'te üretilecek elektriğin Humus'a kadar intikali söz konusu olabilecek. Dolayısıyla bu gazla beraber yaklaşık 1200 megavatlık bir santral çalışmaya başlayacak ve Suriye'de 5 milyon hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kadar bir elektrik üretebilecek.

Bu ikinci faz olarak bu 3.4'ü 6'ya çıkarmayla alakalı da bir planlama içerisindeyiz. Azerbaycan'dan gelen doğal gaz Suriye'ye ihraç ediliyor. Dolayısıyla burada bir hibe söz konusu değil. Ama Azerbaycan gazla ilgili gazın tedariğiyle alakalı kısmını üstlenmiş durumda. Dolayısıyla onlar bu gazı Suriye'ye satıyorlar. Türkiye de bu gazın teslimi ve taşınmasından sorumlu olarak burada bu lojistiği sağlıyor. Katar Kalkınma Fonu da önemli miktarda bu projeye finansman sağlıyor. Dolayısıyla burada bir aslında aynı zamanda ticari faaliyet de söz konusu.

ELEKTRİK TÜKETİM REKORU
Şimdi şöyle her yıl gördüğümüz, aslında işte küresel ısınma etkisi diyebilirsiniz buna veya farklı etkiler olabilir ama her yıl gördüğümüz hava olaylarında hava durumunda farklı gelişmeler bizi bekliyor. Yani yaşadığımız kış, kışlar geçmişten farklı. Yazlar daha farklı. yağmurlar daha farklı. Karlar daha farklı. Dolayısıyla aslında yeni bir sürece doğru giriyor aslında ve altyapımızın da buna uygun hale gelmesi büyük önem arz ediyor. Şunu söylemeye çalışıyorum. Şimdi sıcaklıklar bu yıl özellikle Temmuz ayında çok fazla arttı. Ankara'da görülmemiş sıcaklıklar, gece sıcaklıkları yaşanmaya başladı ve tabii vatandaşlarımız, bununla ilgili tabii evlerine klima aldılar, klimalarını daha yoğun bir şekilde kullanmaya başladılar ve elektrik tüketimi bu anlamda klima kaynaklı elektrik tüketimi geçtiğimiz yıldan, ondan önceki yıldan çok daha fazla gerçekleşti.

Ama bizim elektrik sistemimiz hem üretim açısından hem bunun iletimi ve dağıtımı açısından fevkalade güçlü bir altyapıya sahip. 120.000 MW'lık yaklaşık bir kurulu gücümüz var. Ama elektrikteki arz güvenliği meselesi anlık bir mesele. Yani sizin o anda o enerjiye sahip olmanız lazım. 120.000 MW'lık bir kurulu gücünüz olabilir. Ve geçtiğimiz hafta özellikle bu sıcakların çok yoğun yaşandığı dönemde şunlar oldu. Tabii özellikle saat 19'la 22 arasında, yani akşam 7 ile saat 10 arasında bu tüketimlerin arttığı dönem, bizim güneş enerjisinden hiç istifade edemediğimiz bir an. Çünkü o saatte güneşten elektrik üretmeniz mümkün değil. Başka bir şey oldu. Bizim yaklaşık 13.000 MW'lık bir rüzgar kurulu gücümüz var. Ama o saatte, o hafta, o belli günlerde bu rüzgar da çok azaldı. Dolayısıyla rüzgardan elektrik üretimimiz de azaldı ve orada biz tabii daha farklı kaynaklarla elektrik, işte doğal gaz, kömür, özellikle yerli kömürümüz, hidrolik kaynaklarla elektrik üretmek durumunda kaldık. Ama çok şükür yani o çok büyük tüketimin olduğu 28 Temmuz'u yaklaşık 1 milyar 239 milyon kilowatt saat elektrik tüketildi.

Yani bu bir rekordu. 28 Temmuz'da özellikle akşam saat 19 civarında. Günlük rakamdan bahsediyorum. Dolayısıyla biz bunu karşılayabildik ve yani bu senede birkaç gün olabilecek bir şey ama o günde sadece bu kadarlık bir tüketimde mutlaka karşılamamız gerekiyor. Yani arz güvenliği bu demek. Dolayısıyla bizim enerji üretim altyapımız, bahsettiğim gibi santrallerimiz ama biz tabii önümüzdeki yıl, önümüzdeki dönemde bunun artacağını da düşünmemiz lazım. Çünkü bakın elektrikte bildiğimiz her şey yavaş yavaş değişiyor. Yani elektrikte tüketim bakın klima odaklı kaynaklı tüketimin arttığından bahsediyoruz. Bugün Türkiye'de ilk 6 ayda yaklaşık 100.000 elektrikli araç satılmış. Bunlar da elektrik tüketimine katkı yapacaklar. İşte bahsedilen yapay zeka veri merkezleri, bunların hepsi artık yeni elektrik tüketim alanları. Sanayimiz daha güçlü bir şekilde uyguladığımız ekonomik programda başarıya ulaştıkça artmaya devam edecek. Türkiye'nin ihracatı artıyor. Dolayısıyla elektrik tüketiminin artacağı bir dünyaya doğru hazırlıklarımızı yapmamız lazım. Onun için de bu bahsettiğimiz portföyümüz, üretim portföyümüzü çok daha dengeli bir şekilde geliştirmeye devam edeceğiz. Yani Türkiye yerli kömürünü kullanacak. Türkiye mutlaka doğalgazdan elektrik üretecek. Türkiye mutlaka hidrolik kaynaklarını kullanacak. Güneş ve rüzgarda zaten muazzam bir yatırım sürecinden geçiyoruz. Orada bu yıl muhtemelen 10.000 MW'ları bulan ve bir rekor yıla doğru gidiyoruz 2025 yılı için yeni kapasite anlamında ama bütün bunlara tabii nükleeri de ilave etmiş bir Türkiye çok daha güçlü bir altyapıya sahip olacak.

ELEKTRİK VE DOĞAL GAZDA DESTEK DEVAM EDECEK Mİ?
Son 2 yıl yani 2023 ve 24 yıllarındaki toplam destek rakamımız hem elektrikte hem doğalgazda 900 milyar lirayı aşmış durumda. Bu yıl için söyleyeyim doğalgaz ve elektrikte ilk 6 ay için 2025 yılında bu rakam yaklaşık 387 milyar lira oldu. Muhtemelen yıl sonuna doğru bu rakamlar 700 milyar liraları bulacak doğalgaz ve elektrikte.

Tabii bunlar çok büyük destek programları. Vatandaşlarımızın neredeyse tamamının içerisinde olduğu programlar. Biz özellikle tabii 2019-2020 pandemi ile beraber pandeminin etkilerini azaltmak vatandaşlarımıza bu konuda destek olma noktasında çok önemli politikalar uyguladık. Avrupa'da enerji fiyatlarının çok arttığı, bütün dünyada arttığı, bugün 70-80 dolar olan ithal kömür fiyatı şu anda o dönemde hatırlayınız 500 dolarlara, 550 dolarlara çıkmıştı. Dolayısıyla bunları vatandaşlarımıza yansıtmama adına bu destek programını çok geniş bir şekilde uyguladık. Dolayısıyla bu program devam ediyor ve biz özellikle vatandaşlarımızın enerji faturalarını daha düşük tutmak için bu anlamda gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanımız hep vatandaşlarımızın yaşam koşullarını bu anlamda iyileştirmek adına ne yapabiliriz? Enerjide bu faturaları destekleyerek vatandaşlarımıza bunu daha az yansıtalım noktasında bir irade ortaya koyuyor.

Tabii bu devam edecek, devam ediyor. Bir taraftan enflasyondaki hedefleri gözeterek enerjideki fiyat ayarlamalarına bakıyoruz. Elbette ki dünyadaki gelişmeler Türkiye'yi de fevkalade yakından etkiliyor. Çünkü doğalgazı ithal ediyoruz, onunla elektrik üretiyoruz. Kömürü ithal ediyoruz onunla elektrik üretiyoruz. Bütün bu kaynaklardaki fiyat artışları mutlaka bizim elektrik maliyetlerimize yansıyor. Ama bunu biz minimumda tutmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu devam edecek. Ama bunu yaklaşık bir iki yıldır çok yoğun bir şekilde konuşuyoruz. Hem sosyal adalet gereği hem de bu destek programının daha amacına matuf yürümesi için buradan istifade eden grubun dar gelirli en düşük emekli maaşı alan emeklilerimiz sabit gelirli vatandaşlarımız, yani aslında gelir odaklı bir destek programına dönüşmesi, bu desteğin daha verimli hale gelmesi bizim için önemli.

Çünkü bahsettiğimiz bu yıl 700 milyar lirayı bulacak destek programı, bunun finansman maliyetini de koyduğunuzda aslında 1 trilyon liraların üzerine çıkan bir destekten bahsediyoruz. Bu hakikaten Türkiye ekonomisi için çok büyük bir rakam. Bu Hazine'nin üzerinde büyük bir yük. Bu anlamda da burada geçtiğim bu yıl aslında, geçtiğimiz yıl kararını almıştık ama bu yıl uygulamaya koyduğumuz çok tüketen vatandaşların ki elektrikte bunu 5.000 kW saat yıllık bir rakam olarak tespit etmiştik. Abonelerin yüzde 3'ünü etkileyen sadece 1.2 milyonunu etkileyen kısmının destek programından çıkarılmasını konuşmuştuk ve onu Şubat 2025 itibarıyla uygulamaya koyduk. O nasıl çalışıyor? 2024 yılı tüketiminize bakıyoruz. Sizin tüketiminiz evler için konuşuyoruz, hane halkı için konuşuyoruz. 5.000 kW saati aşmışsa ona göre ödeme yapıyor.

5.000 kW saat Türkiye'deki ortalama tüketimin iki katından daha büyük bir tüketim demek. Yani bizim Türkiye'de ortalama tüketimimiz 2.400 kW saat yıllık. Bunun iki katından daha fazla bir tüketim yapan tüketiciler evlerinde artık destek grubunda değiller dedik ve bunu uygulamaya başladık. Başka bir şey yaptık. Nisan ayından itibaren artık faturalarınızda dikkatinizi çekmiş olabilir veya çoğunlukla vatandaşlarımız işte faturalar otomatik ödemede olabiliyor ama dağıtım şirketleri kendilerine birer SMS gönderiyorlar her ay. Şu kadarlık bir tüketiminiz oldu. 900 lira tüketiminiz oldu ama devlet bunun 500 lirasını sizin adınıza karşıladı. 454 lira ödemeniz lazım gibi bir bilgilendirme notu gitmeye başladı vatandaşlarımıza. Hem doğalgazda, hem elektrikte. Ama önümüzdeki dönemde de biz şunu söylüyoruz: Burada gerçekten ihtiyaç sahibi olan vatandaşlarımız belki bunu isteğe matuf, yani destek istiyor musunuz? Evet o zaman e-Devlet üzerinden veya farklı kanallardan bu destek talebinizi bize bildirmek suretiyle bu destek programında kalabilirsiniz.

Ama desteğe ihtiyaç duymayan, gelir grubunda, üst grupta yer alan kesimleri de bu destekten çıkarmak suretiyle daha çok ihtiyacı olana daha çok verecek bir modele doğru inşallah bu sosyal destek programını, enerji destek programını dönüştürmeyi hedefliyoruz.

 

SAKARYA GAZ SAHASINDAKİ KEŞİF
Sakarya Gaz Sahası'ndaki keşif hakikaten Cumhuriyet tarihinin diyebilirim ki en stratejik, en önemli projelerinden bir tanesi. Neden önemli? Şunun için önemli; Bir bizim Türkiye Yüzyılı'nda bir enerjide bağımsız Türkiye hedefimiz var. Yani Türkiye'yi biz ne pahasına olursa olsun, mutlak surette enerjide bağımsız kılmamız lazım. Enerjide bağımsızlığın yolu bahsettiğiniz kendi kaynaklarımızı yerli kaynaklarımızı bulabilmek harekete geçirebilmek ve onları ekonomiye sunmaktan geçiyor. Bu anlamda biz 2016'dan itibaren başladığımız bu arama ve üretimde, petrol ve doğalgaz arama ve üretiminde yeni bir strateji Milli Enerji ve Maden politikası adını verdiğimiz o stratejiyle beraber gelinen noktada kendi gemileriyle, kendi mühendisleriyle doğalgaz ve petrol arayan denizlerde bu aramacılığı yapan bir konuma geldik. Bu konuda çok önemli bir kabiliyet geliştirdik. Bugün Türkiye şimdi filomuza katılan yeni iki gemiyle beraber 6 tane derin deniz sondaj gemisine sahip. İki tane sismik gemimiz var ve sadece artık Türkiye'de, kendi Mavi Vatanımız'da değil, farklı coğrafyalarda da arama yapabilen bir konuma geldik.

Çok önemli bir tersine beyin göçü programı başlattık. Yani birçok genç mühendisimiz, birçok tecrübeli mühendisimiz yurt dışında, Türkiye'de böyle bir çalışma olanağı olmadığı için açıkçası çalışıyordu. Onlar artık Türkiye'ye gelmeye başladı. Çünkü burada da çok önemli miktarda buna fırsat veren projelerimiz var. Sakarya Gaz Sahası da böyle bir bakış açısının, böyle bir politikanın ürünü ve sonucu. 2020 yılında doğalgaz keşfi var. Dünyada rekor sayılabilecek bir sürede üretime geçtik. 2023 yılı ağustosundan itibaren de doğalgaz artık evlerimizde kullanılmaya başlandı. Tabii 2023 Ağustos ilk üretimin olduğu zaman. Biz şimdi üç fazda bu projeyi geliştiriyoruz. Birinci fazı bu projenin tamamlanmış durumda. İlk fazda 9,5 milyon metreküp günde Sakarya Doğalgaz Sahası'ndan biz doğalgaz üretiyoruz. Bu doğalgaz, biraz önce Suriye'de rakamları konuştuk hatırlarsanız, 6 milyon metreküpler diyeceğiz. Yani onun neredeyse bir buçuk katını biz kendimiz üretir hale gelmiş durumdayız ve bu sayede Türkiye'deki 4 milyon hane şu anda kendi doğalgazını kullanır hale gelmiş durumda. Yani Sakarya Gaz sahasında ürettiğimiz gaz 170 km denizden taşınıyor.

Zonguldak Filyos'tan karaya çıkıyor ve oradan da Türkiye'nin her yerine yaygın bir şekilde bulunan doğalgaz hatlarından taşınarak vatandaşlarımızın evlerine gidiyor. Bu birinci faz. Şimdi ikinci faz çalışmaları devam ediyor. Biliyorsunuz 29 Mayıs'ta Osmangazi yüzer üretim platformu gemimiz Boğaz'ı geçerek Filyos'a geçti. Bir denizin üstünde aslında sanayi tesisi, bir üretim üssü. Bu ikinci fazda Osmangazi platformumuzu kullanarak biz 10 milyon metreküp günlük ilave üretim yapacağız. İnşallah seneye bu vakitler biz ikinci fazı tamamlayacağız ve Osmangazi yüzer üretim platformundan 10 milyon metreküp gazı karaya göndereceğiz. O kaç haneyi etkiliyor olacak? İşte şu anda 9,5 milyon yaklaşık 4 milyon hane ise bunu ikiye katlayacağız. Toplam 2026 Ağustos'una geldiğimizde inşallah 20 milyon metreküp üretim, 8 milyon hanenin doğalgazını kendi üretimimizle karşılamış olacağız. Ve sadece Sakarya Doğalgaz Sahasıyla.



Hedefimiz üçüncü fazda yani 2028 yılının inşallah ortası gibi bunu 40 milyon metreküpe çıkarmak. Ve 16 milyon hanenin bugün Türkiye'de 21.8 milyon hane doğalgaz kullanıyor. Yani bunun 16 milyonu inşallah kendi gazımızı kullanır hale geçecek. 2028 yılında tamamen kendi gazımızı kullanıyor olacağız.

YENİ GEMİLERİN ROTASI
Bu iki yeni gemiyle beraber, bu arada şunu ifade etmem lazım; hakikaten bu bizim için büyük bir iftihar vesilesi. Türkiye çok kısa bir zaman içerisinde bu bahsettiğim dönüşümü petrol ve doğalgazda, özellikle denizlerde aramacılıkla alakalı çok önemli bir dönüşümü gerçekleştirdi. Bu iki gemiyle beraber Türkiye dünyada bu anlamda dördüncü büyük filoya sahip bir ülke konumuna geldi. Dördüncü sıradayız dünyada. Dolayısıyla bu çok önemli bir gelişme. Bu iki geminin bir tanesini biz Karadeniz'de mevcut Sakarya Gaz Sahası'nın üretimi ve potansiyel yeni keşifler için görevlendirmeyi planlıyoruz. Ona göre bir tahsis düşünüyoruz. Yani bu gemilerden bir tanesi bu sene içerisinde bu sene bitmeden Karadeniz'e geçecek.

Malumunuz Karadeniz'e geçmek için geminin o üzerindeki kulenin sökümü gerekiyor. Çünkü hem Çanakkale Köprüsü'nü geçmemiz lazım hem Boğaz'daki köprülerimizi geçmemiz lazım. Ama bu işlemi yapıp biz bu gemiyi Karadeniz'e göndereceğiz. Daha henüz isimleri belli değil. İlki yolda. İnşallah eylül ayında ülkemize ulaşacak. İkinci gemi bu aslında ilk gelecek gemimiz onunla ilgili de bahsettiğiniz Mavi Vatan'ımızda yani Akdeniz'de, Libya'da, belki Somali'de veya dünyanın başka yerlerindeki projelerimizde de onu kullanmak istiyoruz.

KARADENİZ'DE HEDEFİMİZ BİR YENİ KEŞİFLERE ODAKLANMAK
Türkiye'ye gelecek çünkü burada da aktivasyonuyla alakalı birkaç haftalık bir prosese ihtiyacımız var. Çalışmaya ihtiyacımız var. Ama biz açıkçası yani güneyde Akdeniz'den kendi kıta sağanlığımızdan başlayarak güneydeki bütün projelerde bu gemiyi inşallah kullanmayı hedefliyoruz.
Karadeniz tabii gemi sayımız beşe çıkacak. Ama dediğim gibi Karadeniz'de hedefimiz bir yeni keşiflere odaklanmak, ki biliyorsunuz yine mayıs ayında bir keşif haberini Cumhurbaşkanımız ilan etti. Göktepe-3 kuyusunda biz 75 milyar metreküplük ilave gaz bulduk. Yaklaşık 30 milyar dolarlık bir ekonomik değeri var. İnşallah işte Batı Karadeniz'de yeni sahalar arama yapmayı planladığımız sahalar var. Keza Orta Karadeniz'de ve Doğu Karadeniz'de. Örneğin Rize açıklarında kazmayı düşündüğümüz kuyular var. Dolayısıyla bütün bunlarla beraber bir taraftan yeni sondaj, yeni rezerv, yeni keşif. Bir taraftan da bu bahsettiğim o 2028'de 40 milyon metreküpe çıkacağız ya onun için de o mevcut sahada kuyuları açmamız lazım. Karadeniz potansiyeli yüksek bir bölgeye benziyor. Biz Karadeniz'e çok inanıyoruz. Karadeniz'deki petrol ve doğalgaz şu anda hep doğalgaz gidiyoruz ama petrol ve doğalgaz varlığına inanıyoruz ve inşallah bunlardan farklı neticeler, daha iyi neticeler alacağız.


Akdeniz'le ilgili tabii aslında bir tecrübemiz de oldu. Yaklaşık dokuz tane sondajımız var Akdeniz'de bugüne kadar ki biz ilk bu deniz programını başlattığımızda Akdeniz'den başladık. Akdeniz'de farklı buradan aldığımız o dokuz sondajdan aldığımız verileri de kullanarak Akdeniz'de de tespit ettiğimiz potansiyel veya yani önemli bir potansiyel barındıran sahaları deneyeceğiz. Marmara Denizi ile ilgili çalışmayı planlıyoruz ama dediğim gibi yani biz bu kabiliyeti, bu hem insan kaynağını, hem bu tecrübeyi burada kazanılmış ciddi bir yetkinlik var. Bunu bir arada kullanarak bu ekip ekipmanı en verimli şekilde değerlendireceğiz. Elbette ki Libya'da şu anda Libya ile yaptığımız anlaşma kapsamında bazı deniz sahalarına bakıyoruz. Oradaki veriye erişimimiz söz konusu. İhtiyaç olursa sismik ve sonrasında belki sondaj. Somali'de malumunuz Oruç Reis gemisiyle önemli bir sismik çalışmayı bitirdik. Bu yılın sonuna doğru o sismik verilerin bize bir şey söylemesi ve o çerçevede yapacağımız değerlendirmeyle belki bir sondaj kararı dolayısıyla bu gelecek gemilerden bir tanesi yani güneyde çalışacak gemilerden bir tanesi belki Somali'de sondajı yapacak. Dolayısıyla böyle çok boyutlu bir hem enerji diplomasisi izliyoruz hem de somut projeleri gerçekleştiriyoruz.


Bu konularda böyle çok ince eleyip sık dokuyarak çok detaylı çalışarak ondan sonra hem kamuoyuna doğru bilgi aktarabilmek için hem de bu işin hakikaten uluslararası standartlarda nasıl yapılması gerekiyorsa öyle yapıyoruz. Dolayısıyla şu çalışmaları bir görelim. O çalışmaların neticesinde böyle bir açıklamayı yapmak daha isabetli olur diye düşünüyorum.

Osmangazi yüzer üretim platformumuz biz Karadeniz de Sakarya Gaz Sahası'ndaki keşifle alakalı tabii ilk keşiften sonra hızlı bir şekilde doğalgazı karaya taşımakla alakalı çalışmalarımızı yaptık ve işte bahsettiğimiz birinci faz bitmiş oldu. İkinci faza geçildiğinde biz üretimle alakalı yeni bir metot yani üretimin denizin üzerinde gerçekleştiği bir yönteme işte bu platformlar vesilesiyle o modele geçtik ve bu Osmangazi gemisini tedarik ettik. İşte onun şu anda aktivasyon işleri devam ediyor. Hakikaten aslında biz bir fabrika inşa ediyoruz. Dolayısıyla hani vatandaşlarımız şunu diyebilir ya gemi geçti işte neyi bekliyoruz? Niye 2026? Çünkü biz onun üzerine bir bir üniteler serisi inşa ediyoruz. Bunların bir kısmı yurt dışında, bir kısmı yurt içinde yapılıyor ve bütün bunlar geldiği zaman onun üzerine konacak ve o fabrika hazır hale gelecek. Şimdi üçüncü fazda bu Osmangazi gemisinin iki kat kapasiteye sahip yani biraz önce ifade ettim ya hani 20 milyon metreküp ilave daha gelecek 2028'de onu gerçekleştirecek yüzer üretim platformunu sıfırdan yaptırıyoruz. Osmangazi ikinci el bir platformdu. Şimdi sıfırdan yaptırdığımız bir platformumuz var. 2027 Aralık ayında inşallah Türkiye'ye doğru hareket edecek. Şu anda Çin'de bunun imalatı devam ediyor. O işte Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde A Haber'e yaptığımız açıklama oydu. Çünkü orada onun imzalarını atmıştık İstanbul'da ve artık üretim başladı. Yeni bir yüzer üretim platformumuz oluyor. Çin'de imalatı başlamış ve 2027 Aralık'ta inşallah oradan yola çıkacak. Türkiye'ye gelecek, Filyos'a gelecek. Filyos'ta son işlemler yapıldıktan sonra da hedefimiz 2028 Haziran'ında ikinci yüzer üretim platformumuzu inşallah Sakarya Gaz Sahası'na göndereceğiz ve oradan işte üçüncü fazın 20 milyon metreküpünü inşallah üretmeye başlayacağız.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE GABAR PETROLÜ
Karadaki faaliyetlerimiz de benzer şekilde aslında 2016'da ortaya koyduğumuz Milli Enerji ve Maden Politikası'nın stratejik adımlarından bir tanesi. Orada da hedef şuydu; 'Gidilmedik, aranmadık, hiçbir yer bırakmayacağız' dedik. Tabii geçmişte malum terör nedeniyle gidilemeyen coğrafyalar. Gabar denince hani ilk akla gelen terör olurdu.

Tabii önemli bir süreç de yaşıyor ülkemiz. Terörsüz Türkiye sürecini yaşıyoruz. Terörden bölge arındığında yani 2019-20'lerde, Gabar'daki bizim faaliyetlerimizin başladığı bölgede neler yapabildiğimizi aslında bugün hani Terörsüz Türkiye'yi çok daha anlamlı kılan bir proje aslında Gabar projesi. Çünkü o bölgeyi terörden arındırdık ve biz oraya ekiplerimizi, mühendislerimizi, ekipmanlarımızı, şirketlerimizi gönderdik. Sismik faaliyetler yaptık, sondaj faaliyetler yaptık ve milyonlarca yıl aslında o petrolü yani biz eylül 2021'de bulduk ama petrol orada milyonlarca yıldır duruyordu. Orada duran petrolü ortaya çıkardık. Çok büyük bir ekonomik kaynak. Dolayısıyla terörün ülkemizi de nelerden mahrum ettiğini açıkçası yıllarca gösteren önemli bir şey. İnşallah Terörsüz Türkiye hedefine ulaştığımızda çok daha büyük bunun hem sosyal etkisi hem iktisadi etkisini göreceğiz. Gabar'da bu keşiften sonra şu anda yaklaşık 80.000 varil günlük bir üretim var.

Gabar'da şunu söyleyebilirim; o bölge özelinde platoya ulaştık diyebilirim. Yani en yüksek üretim rakamlarına ulaştık diyebilirim. Ama bölge daha geniş bizim gördüğümüz, tespit ettiğimiz. Dolayısıyla daha büyük bir potansiyele sahip. Yani bu dediğim rakamlar inşallah daha yukarı gidebilecek potansiyelde. Ama biz sadece Gabar üretimine değil aynı Karadeniz'de olduğu gibi yeni keşifler, Batman'da, Diyarbakır'da, Hakkari'de, Van'da, farklı lokasyonlarda yeni keşif kuyuları açıyoruz.

YENİ KEŞİFLERİN DEĞERİ
Potansiyel yeni rezervleri bulabilmek için. Ve geçtiğimiz yıl ben şunu söylemiştim. 2025 yılı bizim için yeni keşifler yılı olacak. Karadeniz'den önemli bir keşif Göktepe-3 kuyusundan 75 milyar metreküple geldi. Ama petrolde Batman yoğunluğu Diyarbakır'da olmak üzere 57 milyon varillik yeni rezerv keşfi yapıldı. Batman keşfi yaklaşık 17 milyon varil. Diyarbakır'da ağırlıklı olmak üzere yine Şırnak'ta, diğer yerlerde. Yani bugün 70 dolar alsanız varil fiyatını 4 milyar dolarlık bir rezerv keşfettik. Yani biz bir taraftan bulduğumuz rezervleri üretiyoruz, bir taraftan da onların yerine o azaldığı için o rezerv, yeni keşiflerle açıkçası oraları arttırmaya gayret ediyoruz. İnşallah bu şekilde de devam edeceğiz ve karada yaptığımız üretimi de gün her geçen gün arttırmaya devam edeceğiz.


Bahsettiğiniz ikinci konu yani Amerikalı Continental Resources'la yaptığımız anlaşma ki Amerika'nın özellikle bu yeni teknolojiyle, yeni metotla petrol ve doğalgaz arama işinde çok yetkin bir şirketi. Onlarla yaptığımız anlaşma Diyarbakır'daki dört sahada, Bismil'in hemen kuzeyindeki dört sahayı kapsayan yaklaşık 600 kilometrekarelik bir alanda biz çatlatma yöntemiyle, ankonvansiyonel literatürde geçen adıyla söyleyelim, yöntemle petrol arıyoruz. Yani şunu yapıyoruz. Kayaların içerisinde olduğunu varsaydığımız, düşündüğümüz, tahmin ettiğimiz petrolü hem dikey sondaj ve ondan sonra yatay sondajla 2-3 kilometre yatayda sondaj yapmak suretiyle ve kayaların içerisine de yüksek basınçla su ve belli kimyasallarla o kayaların içerisinde gözeneklerindeki petrolü yukarı çıkarma, üretme yöntemi. Tabii bu yöntem Amerika'da çok uzun yıllardır kullanılıyor ve Amerika'yı dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi haline getiren yöntem bu. Tabii kayanın içerisindeki bir sıvıyı veya gazı çıkarmak çok önemli bir teknoloji istiyor. İnşallah biz bu teknolojiyi ülkemizde şimdi bu dört sahada tatbik edeceğiz, uygulayacağız.

DİYARBAKIR'DA BÜYÜK POTANSİYEL VAR
Diyarbakır'ın çok büyük bir kaya petrolü potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. Yani buradaki ortak çalıştığımız firmalarla beraber düşünüyoruz. Yaklaşık bu alanın 600 km2'den ibaret olmadığını, 7 bin km2'nin üzerinde yani neredeyse bunun 10 kat, 12 katı büyüklüğünde bir alana sahip olduğunu öngörüyoruz. Toplamda 6 milyar varillik bir rezerv olabileceğini düşünüyoruz. Tabii bu çok büyük bir rezerv. Bugünkü rakamlarla 420 milyar dolarlık bir potansiyel rezervden bahsediyoruz. Ama şunu ifade etmem lazım; biz bu rezerv ne kadarını üretebiliriz? Tabii buna yoğunlaşıyoruz. Bununla ilgili muhtemeldir ki ilk neticeleri belki bu yılın sonuna doğru ama önümüzdeki yıl içerisinde yapacağımız yatay sondaj ve bu ankonvansiyonel arama yönteminden sonra tabii daha net ortaya koyabiliriz. Yani hem o rezervin varlığı hem de onun üretimiyle alakalı bu çalışmalar. İnşallah bu sene içerisinde ilk dikey sondaj çalışmamıza başlıyoruz önümüzdeki birkaç hafta içerisinde. Ama bir de bahsettiğim o yatay sondajla toplam aslında 24 kuyuluk bir program bu. 3 yıllık bir program. 24 kuyuda biz bunu yapacağız. Ama eğer bu potansiyeli gerçekten ortaya koyabilirsek yani Diyarbakır'ın bu bahsettiğim bölge artık çok önemli bir petrol havzasına, petrol üretim merkezine dönüşebilir..

Reklam
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
Yarım asırlık terör belası sona erdi: Bu sorunu ancak Başkan Erdoğan çözebilirdi
Yarım asırlık terör belası sona erdi: Bu sorunu ancak Başkan Erdoğan çözebilirdi
Manisa’da 15 Temmuz şehitleri dualarla anıldı!
Manisa’da 15 Temmuz şehitleri dualarla anıldı!